Hastane önünde, bir garip ana;
Sedyeye koyduğu, oğlunu bekler.
Ana yüreğinde, bir sessiz çığlık;
Korkudan her yanı, kuş gibi titrer.
Gariplik bir hançer, yürekte saplı;
Ağız, dil bilmiyor; bu yerler farklı;
Farklılık içinde, merhamet saklı;
İlâhi Rahmetin, yolunu gözler.
Zalimin ateşi, ocağa düşmüş;
Kardeşi kocayı, zulüm süpürmüş;
Oğula bağlanmış, O'na yalvarmış;
Bu korkunç rüyadan, uyanmak ister.
Elleri çaresiz, gözlerde feryât;
Sırtında bir kambur, bu acı hayât;
Halinden belli ki, diliyor necât[1];
Oğlundan yüküne, bir omuz bekler.
Beklesin anası, hayat bağını;
Söylemeyin ona, yalnızlığını;
Ezelden ayrılık yazıldığını;
Oğlu anasını Me'va‘da[2] bekler.
[1] Necât: Kurtuluş
[2] Me'va: Ulaşılacak en güzel yer, Cennet.